Çağdaş Sözlük

Ebed ~ ابد

Lehce-i Osmani - Ebed ~ ابد maddesi. Sayfa: 876 - Sira: 13

Lehce-i Osmani; Ebed maddesi. osmanlıcada Ebed ne demek, Ebed anlamı manası, Ebed osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Ebed hakkında bilgi. Arapça Ebed ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Ebed anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - ابد Ebed ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

Ebed ~ ابد güncel sözlüklerde anlamı:

EBED ::: Ebedîlik. Zevalsizlik. Sonu olmamak. (Bak: Beka)Aklın bir hizmetkârı ve tasvircisi olan "kuvve-i hayâliye"ye denilse ki: Sana bir milyon sene ömür ile saltanat-ı dünya verilecek, fakat âhirde mutlaka hiç olacaksın. Tevehhüm aldatmamak, nefis karışmamak şartıyla "Oh" yerine "Ah" diyecek ve teessüf edecek. Demek, en büyük fâni, en küçük bir âlet ve cihazat-ı insaniyeyi doyuramıyor. İşte bu istidattandır ki, insanın ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihâta etmiş efkârları ve ebedî saadetlerinin envaına yayılmış arzuları gösterir ki: Bu insan ebed için halk edilmiş ve ebede gidecektir. Bu dünya ona bir misâfirhanedir ve âhiretine bir intizar salonudur. S.)(İnsanın fıtrat-ı zişuuru olan vicdanı saadet-i ebediyeye bakar, gösterir. Evet, kim, kendi uyanık vicdanını dinlerse, "Ebed!... Ebed!" sesini işitecektir. Bütün kâinat o vicdana verilse, ebede karşı olan ihtiyacının yerini dolduramaz. Demek o vicdan, o ebed için mahluktur. Demek bu vicdanî olan incizab ve cezbe, bir gaye-i hakikiyenin ve bir hakikat-ı câzibedârın yalnız cezbi ile olabilir. S.)

ebed ::: (a. i.) : sonu olmıyan gelecek zaman.

ebed ::: sonsuz gelecek zaman.

ebed ::: sonsuz gelecek zaman , sonu olmayan

ebed ::: ‬sonsuz gelecek zaman

ebed ::: (a. i.) sonu olmıyan gelecek zaman.

EBED :::

Ebedîlik. Zevalsizlik. Sonu olmamak. (Bak: Beka)Aklın bir hizmetkârı ve tasvircisi olan "kuvve-i hayâliye"ye denilse ki: Sana bir milyon sene ömür ile saltanat-ı dünya verilecek, fakat âhirde mutlaka hiç olacaksın. Tevehhüm aldatmamak, nefis karışmamak şartıyla "Oh" yerine "Ah" diyecek ve teessüf edecek. Demek, en büyük fâni, en küçük bir âlet ve cihazat-ı insaniyeyi doyuramıyor. İşte bu istidattandır ki, insanın ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihâta etmiş efkârları ve ebedî saadetlerinin envaına yayılmı