Çağdaş Sözlük

telvih ~ تلويح

Lehce-i Osmani - telvih ~ تلويح maddesi. Sayfa: 1033 - Sira: 8

Lehce-i Osmani; telvih maddesi. osmanlıcada telvih ne demek, telvih anlamı manası, telvih osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte telvih hakkında bilgi. Arapça telvih ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada telvih anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - تلويح telvih ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

telvih ~ تلويح güncel sözlüklerde anlamı:

TELViH ::: Açıklamak. * Zâhir ve aşikâre kılmak. * Susuzluktan insanın çehresi bozulmak. * Bir şeyi ateşle kızdırmak. Güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek. * Posa hâline getirmek. * Kocamak. Saç ağarması. * Almak. * İşaret etmek. * Edb: Lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinâye. Meselâ: Filâncanın mutfağında çok odun sarf olunur denildiği zaman, bundan, mutfakta çok yemek pişirildiğine, ev sahibinin cömertliğine ve misafirin çokluğuna intikal edilir.

telvîh ::: (a. i. c. : telvîhât) : 1) açıklama. 2) ed. lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinaye ["filancanın mutfağında çok odun sarfolunur" denildiği zaman bundan mutvak-ta çok yemek piştiğine, ev sahibinin cömertliğine ve misafirinin çokluğuna intikal edilir] . 3) posa hâline getirme.

telvih ::: açıklama, kinayeli söyleyiş.

telvîh ::: kinaye yoluyla işaret etme

telvih ::: açıklama , kinayeli söyleyiş , açıklamak , zahir ve aşikare kılmak , susuzluktan insanın çehresi bozulmak , bir şeyi ateşle kızdırmak , güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek , posa haline getirmek , kocamak , saç ağarması , almak , işaret etmek , edb: lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinaye , mesela: filancanın mutfağında çok odun sarf olunur denildiği zaman , bundan , mutfakta çok yemek pişirildiğine , ev sahibinin cömertliğine ve misafirin çokluğuna intikal edilir

telvîh ::: (a. i. c. : telvîhât) 1) açıklama. 2) ed. lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinaye [

TELVİH :::

Açıklamak. * Zâhir ve aşikâre kılmak. * Susuzluktan insanın çehresi bozulmak. * Bir şeyi ateşle kızdırmak. Güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek. * Posa hâline getirmek. * Kocamak. Saç ağarması. * Almak. * İşaret etmek. * Edb: Lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinâye. Meselâ: Filâncanın mutfağında çok odun sarf olunur denildiği zaman, bundan, mutfakta çok yemek pişirildiğine, ev sahibinin cömertliğine ve misafirin çokluğuna intikal edilir.