arş ~ ارش
Lehce-i Osmani - arş ~ ارش maddesi. Sayfa: 19 - Sira: 9
Lehce-i Osmani; arş maddesi. osmanlıcada arş ne demek, arş anlamı manası, arş osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte arş hakkında bilgi. Arapça arş ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada arş anlamı
Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - ارش arş ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
arş ~ ارش güncel sözlüklerde anlamı:
ARş ::: Bağ çardağı. * Gölgelik. * Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.) * Fevkiyyet, ulviyyet. * Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk, Felek-i Atlâs, Felek-i Azâm gibi isimlerle Cenab-ı Hakkın izzet ve saltanatından kinaye olarak söylenir. (O.S) (... Arş: Zâhir, Bâtın, Evvel, Âhir isimlerinin halita ve karışığıdır. Bu halitada dahil olan İsm-i Zâhir itibarı ile Arş Mülk; kevn, Melekut olur. İsm-i Bâtın itibarı ile Arş, Melekut; kevn, Mülk olur. Demek Arşa ism-i Zâhir nazarı ile bakılırsa; kendisi zarf, Kevn de mazruf olur. İsm-i Bâtın gözü ile bakılırsa; kendisi mazruf, kevn zarf olur. Ve kezâ ism-i Evvel itibârı ile $ âyetinin işâret ettiği kevnin bidayetini içine alıyor. Ve ism-i Âhir itibarı ile $ hadis-i şerifinin ima ettiği kevnin nihâyetini içine alıyor. Demek Arş öyle bir halitadır ki, şu dört isimden aldığı hisseler ile kevn ve vücudun sağını, solunu, üstünü ve altını ihata etmiş olur. M.N.) (... Arş, sakf demektir ki bir binanın veya yerin muhit-i ulvisini teşkil eder. Bir eve nisbetle tavanı, tavanına nisbetle üstündeki çatısı, kubbesi, tepesindeki köşkü, tahtaboşu, cihannüması hep arş medlülünde dahildir. Buna müteferri olarak çadır ve çardak gibi yükselen ve gölge veren her şeye de ıtlak olunur.) (E.T.)
arş ::: (a. i.) : 1) çardak; çadır. 2) cumba, kafes. 3) çatı, dam. 4) dokuzuncu gök. 5) taht.
arş-ı a'lâ-yı saadet ::: saadetin en yüksek yeri.
arş ü ferş, arş ü zemîn ::: gök yüzü ve yer yüzü.
arş-üs-süreyyâ ::: Ülker yıldızının altında bulunan bir yıldız kümesi.
eriş ::: (f. i.) : 1) bilek, (bkz. : rusug). 2) endaze, aışın.
erş ::: (a. i. c. : urûş) : 1) fık. sakatlanan bir uzuv için cerhedenden alınan şer'î diyet, kan pahası. 2) satılık malın, kusuru dolayısiyle, değerinden indirilen para. erş-i gayr-i mukadder : fık. ölüme sebebol-mıyan ve miktarı muayyen bulunmıyan uzuvlar için bilirkişinin takdîr ve tâyinine bırakılan diyet.
erş-i mukadder ::: fık. ölüme sebep olmıyarak kesilen veya muattal bırakılan uzuvlara mahsus, mıktârf muayyen olan diyet.
arş ::: ilâhî kudret ve saltanatın tecelli yeri.
ARş ::: Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki:
Allahü teâlâ, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Bundan evvel ise) Arş'ı su üzerinde idi. (Hûd sûresi: 7)
Bu âyet-i kerîme, suyun, yerden ve göklerden önce yaratıldığını gösteriyor. Demek ki, Arş, yerin yapısında olmadığı gibi, göklerin yapısına da benzemez. Yere ve göke benzer tarafı yoktur. Ancak Arş, yerden ziyâde göklere benzer. Bunun için göklerden sayılmaktadır. (Ahmed Fârûkî)
Yedi sınıf kimseyi Allahü teâlâ hiç bir gölge bulunmayan günde, Arş'ın gölgesinde gölgelendirir: (Bu kimseler) Adâletli devlet başkanı, gençliğini ibâdetle geçiren, kalbi mescidlere bağlı olan, Allah rızâsı için birbirini sevip bir araya gelen ve bu sevgi ile ayrılan, güzel bir kadın kendini çağırdığı zaman; "Ben Allah'tan korkarım!" diyen, sağ elinin verdiği sadakayı, sol eli bilmeyecek şekilde gizli veren ve yalnız iken Allahü teâlâyı zikredince (anınca), Allah korkusundan ağlayan. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)
Arş-ı a'lâ, Allahü teâlânın şaşılacak mahlûklarından (yarattıklarından) biridir ve mahlûkların en şereflisidir. Her şeyden daha sâf ve nûrludur. (İmâm-ı Rabbânî)
Namazın kıblesi Kâbe olduğu gibi, duânın kıblesi de, Arş'tır. Bunun için duâda eller kaldırılıp, avuç içleri semâya doğru açılır. (İmâm-ı Gazâlî)
Arş :::
- İslam inanışına göre göğün en yüksek katı
Örnek: El elden üstündür, ta arşa kadar. Atasözü - "Yürü" komutu
Örnek: Arş yiğitler vatan imdadına! N. Kemal
arş ::: taht , yüce makam , çardak , gök
eriş ::: arşın
arş ::: gök
arş ::: taht
arş ::: çardak
eriş ::: arşın
eriş ::: (f. i.) 1) bilek, (bkz. : rusug). 2) endaze, aışın.
ARŞ :::