arz ~ ارز
Lehce-i Osmani - arz ~ ارز maddesi. Sayfa: 19 - Sira: 5

Lehce-i Osmani; arz maddesi. osmanlıcada arz ne demek, arz anlamı manası, arz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte arz hakkında bilgi. Arapça arz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada arz anlamı
Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - ارز arz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
arz ~ ارز güncel sözlüklerde anlamı:
ARZ ::: (Erz) Yeryüzü, toprak, zemin, dünya. * Aşağı ve alçak. * Memleket, ülke. * Küre. * İklim. * Davarın ayağının altı.
ARZ ::: f. Ardıç adı verilen bir ağaç.
ARZ ::: Bir büyüğe bir şeyi hürmetle vermek. Bir işi büyüğüne hürmetle anlatmak. İzâh etmek. Takdim etmek. Bir kimseye bir şeyi izhar etmek. * Kıymetli bir şeyi diğer bir şeyle değiştirmek. * Bir şeyin birden, âniden meydana gelmesi. * Altın ve paradan gayrı mal, metâ. Bir şeyin uzunluk mukabili olan genişliği. * Bir muamelede aldanmak. * Sağlam insanın hemen ölmesi. * Delirmek. * Coğ: Bir yerin yeryüzünde hatt-ı istivâdan (ekvatordan) olan uzaklığı. * Koz: Bir yıldızın mıntıkatulbürucdan olan uzaklığı.
ARZ ::: f. Sunma, gösterme, takdim etme.
arz ::: (a. i. c.) : arazûn ve [tabakaları bakımından], "arzîn" şekli de vardır). 1) Dünyâ. 2) toprak. 3) iklim; memleket.
arz-ı a'şâriye ::: öşür-onda bir-vergi veren memleket.
arz-ı belde ::: astr. her hangi bir mahallin üstünden geçen arz dâiresi.
arz-ı belde ta'yîni ::: jeod., astr. herhangi bir mahalde kutup yıldızına veya diğer yıldızlara rasatlar ve bu rasatlara dayanan astronomik hesaplar yapmak suretiyle o yerin arzını tâyin etme. [ayni ameliye Güneşle de yapılabilir].
arz-ı harâc ::: vergi veren memleket.
arz-ı mev'ûd ::: Filistin.
arz-ı mukaddes ::: Filistin ve havâlisi.
arz-ullâhi vâsia ::: Allah'ın yarattığı yer yüzü geniştir; geniş arazî.
ârz ::: (f. i.) : ardıç denilen ağaç. (bkz. : âriz).
arz ::: (a. i.) : 1) en, genişlik. 2) astr. *enlem.
arz-ı cenubî ::: güney enlem.
arz-ı şimâlî ::: kuzey enlem.
erez ::: (a. i.) : bot. acıbadem ağacı.
erz ::: (a. i.) : pirinç [hububattan] fasîhi "erüz" dür.
arz ::: sunma, verme, gösterme.
arz ::: yer, yeryüzü.
Arz :::
- Sunma.
- Yüksek bir makama anlatma, bildirme.
- En, genişlik.
- Yer, yeryüzü.
arz ::: dünya , sunma , yeryüzü , yer , genişlik , en , arzetme , gösterme
erz ::: değer , kıymet
arz ::: yer
arz ::: dünya
arz ::: yeryüzü
arz ::: genişlik
arz ::: en
arz ::: enlem
arz ::: sunma
arz ::: arzetme
erz ::: değer
erz ::: kıymet
erez ::: acıbadem
arz ::: (a. i. c.) arazûn ve [tabakaları bakımından],
ârz ::: (f. i.) ardıç denilen ağaç. (bkz. : âriz).
erez ::: (a. i.) bot. acıbadem ağacı.
erz ::: (a. i.) pirinç [hububattan] fasîhi
Arz ::: Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
Arz ::: Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
arz ::: en, maruzat, yer, yeryüzü
arz :::
ARZ :::