Çağdaş Sözlük

saat ~ ساعت

Lehce-i Osmani - saat ~ ساعت maddesi. Sayfa: 431 - Sira: 10

Lehce-i Osmani; saat maddesi. osmanlıcada saat ne demek, saat anlamı manası, saat osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte saat hakkında bilgi. Arapça saat ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada saat anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - ساعت saat ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

saat ~ ساعت güncel sözlüklerde anlamı:

SAAT ::: Bir günün yirmi dörtte biri, saat. Zaman, vakit. Muayyen, belli bir vakit. Altmış dakikalık zaman. * Kıyâmet.

SAAT ::: Saatler. Vakitler.

sâat ::: (a. i. c. : sâât) : 1) saat. 2) vakit, zaman 3) muayyen vakit. 4) kıyamet. Eşrât-ı sâat : kıyamet alâmetleri. Eşref-i sâat : uğurlu zaman.

sâat-i hakikî ::: astr. Güneş'ten irtifa alınmak suretiyle bulunan saat ki, bu, ölçünün yapıldığı mahallin hakikî saatidir.

sâat-i muhtar ::: uğurlu vakit.

sâat-i nücûmî ::: astr. bir yıldızın i'tidâl-i rebîî noktasından veya mahallin nısf-ün-nehâr'ından (meridiyen) arka arkaya iki geçişi arasındaki zamanın 24 de biri : (cideral time).

sâat-i vasati ::: astr. hakîkî Güneş'e tabî olmamak üzere muntazam hareket ettiği tasavvur olunan mevhum bir güneşin, mahallin nısf-ün-nehâr'ından (meridiyen) arka arkaya iki -defa geçişi arasındaki zamanın 24 de biri. (mean time).

saat zaviyesi ::: astr. her hangi bir yıldızın saat zaviyesi, o yıldızın mürûr-i ulyâ'dan nısf-ün-nehar (meridiyen) dâiresine kadar hareketi sırasında meydana gelen açının saat cinsinden ifadesidir. (1 saat 15 derecedir) (bkz. : mürûr-i ulyâ).

sâât ::: (a. i. sâat'in c.) : saatler.

SaAT ::: Gecenin on iki kısmından bir kısmını (bir saat kadar) ihyâ etmek (ibâdetle geçirmek), bütün geceyi ihyâ etmek olur. Yaz ve kış geceleri için hep böyledir. (İmâm-ı Nevevî)

Fıkıh kitablarında saat demek, bir miktâr zaman demektir. (Mahmûd bin Muhammed Buhârî)

İkindi namazından sonra öyle bir saat vardır ki, o vakitte, amellerin en iyisine yapışmak gerektir. O saatte amellerin en iyisi muhâsebedir. Muhâsebe; gece ve gündüzün bütün saatleri içinde, insanın yaptıklarını gözden geçirmesi, ibâdet ve günâhtan payına düşenleri ayıklaması, iyiliklerine şükr, kötülüklerine tövbe, istiğfâr etmesidir. (Ali bin Hüseyin)

2. Kıyâmet.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Bilakis sâat onlara asıl vâd edilendir ve o sâat cidden çok zor ve acıdır. (Kamer sûresi: 46)

Sana sâatten onun ne zaman gelip çatacağından soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. (A'râf sûresi: 187)

Saat :::


  1. Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
    Örnek: Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker. R. N. Güntekin

  2. Vakit, zaman
    Örnek: Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar. M. Ş. Esendal

  3. Bir işin yapıldığı belli bir zaman.

  4. Günün hangi saati olduğunu gösteren alet
    Örnek: Kolundaki krom saate göz attı. R. H. Karay

  5. Sayaç.

saat ::: saat , zaman , kıyamet

sâât ::: (a. i. sâat'in c.) saatler.

sâat ::: saat

saat ::: sayaç, vakit, zaman

SAAT :::

Saatler. Vakitler