Çağdaş Sözlük

fecr ~ فجر

Lehce-i Osmani - fecr ~ فجر maddesi. Sayfa: 1256 - Sira: 14

Lehce-i Osmani; fecr maddesi. osmanlıcada fecr ne demek, fecr anlamı manası, fecr osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte fecr hakkında bilgi. Arapça fecr ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada fecr anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - فجر fecr ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

fecr ~ فجر güncel sözlüklerde anlamı:

FECR ::: Tan yerinin ağarması. Şafak. Sabah vakti, güneş doğmadan evvel şarkta hâsıl olan kızıllık. * Bir şeyi genişçe ikiye ayırmak. * Günah işlemek. Fücur ve fısk işlemek. Yalan söylemek. * Tekzib eylemek. * İsyan ve muhalefet eylemek. * Haktan sapmak. Meyletmek. * Söğmek. * Bühtan eylemek. * Su akıp gitmek. * Karışmak. (L.R.)

fecir ::: (a. i.) : (bkz. : fecr).

fecr ::: (a. i.) : sabaha karşı, Güneş doğmadan Önce, ufkun gün doğusu tarafından görünen aydınlığı, tan yerinin ağarması.

fecr-i âtî ::: ed. "gelecek zamanın fecri" 1908 Meşrûtiyeti'nden sonra Edebiyât-ı Cedîde'ye benzemek gayreti ve Servet-i Fünûn mecmuasında, yeni bir "ecole" kurmak arzusiyle toplanan gençlerin takındıkları ad.

fecr-i kâzib ::: (yalancı fecr) : sabaha karşı doğuda, amûdî şekilde görünen aydınlık.

fecr-i mübtesim ::: gülümsiyen fecir.

fecr-i sâdık ::: (hakikî fecir) : şafak sökme.

fecr-i şimalî ::: uzun gece yarılarında kutup bölgelerinde, türlü renkte görünen ışıklar.

fecr ::: fecir, tan.

FECR ::: Resûlullah efendimiz mîlâdın 571. senesi Nisan ayının 20. Pazartesi sabâhı fecr ağarırken, Mekke şehrinde dünyâyı teşrîf etti. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)

fecir ::: tan ağartısı

fecr ::: tan yerinin ağarması , tan ağartısı

fecir ::: ‬tan ağartısı

fecr ::: ‬tan ağartısı

fecir ::: (a. i.) (bkz. : fecr).

FECR :::

Tan yerinin ağarması. Şafak. Sabah vakti, güneş doğmadan evvel şarkta hâsıl olan kızıllık. * Bir şeyi genişçe ikiye ayırmak. * Günah işlemek. Fücur ve fısk işlemek. Yalan söylemek. * Tekzib eylemek. * İsyan ve muhalefet eylemek. * Haktan sapmak. Meyletmek. * Söğmek. * Bühtan eylemek. * Su akıp gitmek. * Karışmak. (L.R.)