Çağdaş Sözlük

an ~ عن

Lehce-i Osmani - an ~ عن maddesi. Sayfa: 1238 - Sira: 13

Lehce-i Osmani; an maddesi. osmanlıcada an ne demek, an anlamı manası, an osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte an hakkında bilgi. Arapça an ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada an anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - عن an ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

an ~ عن güncel sözlüklerde anlamı:

AN ::: En kısa bir zaman. Lahza. Dem. Cüz'i bir zaman.

aN ::: f. Uzağı gösteren işâret ismi. Şu. Bu. O. * Güzellik câzibesi. Melâhat. Güzellik. * Cemi edâtı. Kelimenin sonuna getirilerek cemi' yapılır. Meselâ: Âlimân: Âlimler. Anân: Onlar. Merdân: Adamlar. İnsanlar. Zenân: Kadınlar.Kelimenin sonuna getirilerek sıfat edatı yapılır: Ters: Korku. Tersân: Korkak.Kelimeyi zarf yapar. Güyân: Söyliyerek.

AN ::: Arabçada harf-i cerrdir. Ekseri ismin, kelimenin başına getirilir. Türkçe karşılığı "den, dan" diyebiliriz. Bedel için olur. Meselâ: $Ona bedel ben geldim, cümlesinde olduğu gibi. Tâlil için olur. Bu'd yerinde kullanılır. Zarfiyyet için, mücâveze için ve harf-i cerr olan "min" mânasına, "bâ" mânasına, istiâne için, zâid olur. (Te'kid için) Temim kabilesinin an'anesine göre, hemzeyi, ayn harfine benzeterek "En: "yerinde (An: ile telâffuz edilir. Cânib (taraf, cihet, yan) mânasına da gelebilir.

"); an ::: (a. e.) : -dan ve -den.

an-asl ::: aslından

an-cehlin ::: bilmeyerek, bilmezlikle.

anh ::: ondan (müzekker)

anhâ ::: ondan (müennes).

anhâ, minhâ ::: şundan bundan, şu bu ve öteberi, şöyle böyle ederek.

anhüm ::: onlardan.

anhümâ ::: o ikiden.

an-il-gıyab ::: arkadan, kendisi yokken.

an-karîb ::: yakından, çok geçmeden.

an-kasdin ::: bile bile. (bkz. : bi-l-iltizam).

an-küm ::: sizden.

an-kümâ ::: ikinizden.

an-samîm-il-kalb ::: can ve gönülden, öz yüreklen.

ân ::: (f. i.) : 1) güzellik cazibesi, alım. 2) (f. s. c. : ânân) : şu, bu.

ân ::: (a. i. c. : ânât, evân) : lâhza, pek az bir zaman.

ân-be-ân ::: gittikçe, yavaş yavaş.

ân ::: en kısa zaman.

An :::


  1. Zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçası, lahza
    Örnek: Emaneti bir an önce evine götürseler, iyi olur. A. İlhan

  2. İki tarla arasındaki sınır.

  3. Zihin.

ân ::: -dan , çoğul eki -ler , -lar , alım , cazibe , an

ân ::: ‬an

an ::: ‬den

an ::: -dan

ân ::: ‬çoğul eki -ler

ân ::: -lar

ân ::: zarf yapan ek -erek

ân ::: -arak

ân ::: ‬alım

ân ::: cazibe

ân ::: hava

ân ::: (f. i.) 1) güzellik cazibesi, alım. 2) (f. s. c. : ânân) : şu, bu.

an ::: dakika, lahza, zihin

AN :::

En kısa bir zaman. Lahza. Dem. Cüz'i bir zaman

ÂN :::

f. Uzağı gösteren işâret ismi. Şu. Bu. O. * Güzellik câzibesi. Melâhat. Güzellik. * Cemi edâtı. Kelimenin sonuna getirilerek cemi' yapılır. Meselâ: Âlimân: Âlimler. Anân: Onlar. Merdân: Adamlar. İnsanlar. Zenân: Kadınlar.Kelimenin sonuna getirilerek sıfat edatı yapılır: Ters: Korku. Tersân: Korkak.Kelimeyi zarf yapar. Güyân: Söyliyerek.

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: