varlık ~ وارلق
Lehce-i Osmani - varlık ~ وارلق maddesi. Sayfa: 796 - Sira: 9

Lehce-i Osmani; varlık maddesi. osmanlıcada varlık ne demek, varlık anlamı manası, varlık osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte varlık hakkında bilgi. Arapça varlık ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada varlık anlamı
Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - وارلق varlık ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
varlık ~ وارلق güncel sözlüklerde anlamı:
Varlık :::
- Var olma durumu, mevcudiyet, yokluk karşışu
Örnek: Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır. O. V. Kanık - Var olan her şey.
- Para, mal, mülk, zenginlik
Örnek: Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar. Anayasa - Önemli, yararlı, değerli şey.
- İyi yaşayacak kadar geliri yolunda olma durumu, variyet.
- Ömür, hayat
Örnek: Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben. A. K. Tecer - Kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey.
- bk. aktif
- Felsefenin temel kavramlarından biri; ilkin Parmenides kullanmış. 1- Var olan şey; var olduğu söylenen şey; var olanın varoluşu. (Var olan şeylerlevarlık arasındaki ayrım, doğru ile doğruluk arasındaki ayrım gibidir; doğru olan birçok şeyler vardır, ama doğruluk bu birçok doğrularda bir ve aynıdır.) Aristoteles'te "varolanların varlığı", var olanların çokluğu içinde ortak olan, özdeş olan. 2- Oluş ve yok oluşun karşıtı olarak: Kalıcı olan, gelip geçici olmayan. 3- Bütün var olanları içine alan en genel kavram. 4- Görüntünün karşıtı olarak gerçekten var olan. //varlık, gerçek (real)varlık, düşüncel (ideal)varlık olarak ayrılır: Gerçekvarlık çoğunlukla varoluş (existentia) olarak, düşüncelvarlık öz (essentia) olarak gösterilir. Gerçekvarlık gerçekliğini nesnelerden, olaylardan, kişilerden alan şeydir, uzay-zaman içindedir, bireyseldir, tektir; düşüncelvarlık ise uzay-zaman-dışıdır, duyularla algılanamaz, elle tutulur gerçekliği yoktur; bu anlamda değerler, matematik ve mantığın kavramları düşüncelvarlıklardır.T. : mevcudiyet
varlık ::: hayat, mal, mevcudiyet, mülk, ömür, para, sermaye, üzeri, vücut