Çağdaş Sözlük

para ~ پاره

Lehce-i Osmani - para ~ پاره maddesi. Sayfa: 258 - Sira: 15

Lehce-i Osmani; para maddesi. osmanlıcada para ne demek, para anlamı manası, para osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte para hakkında bilgi. Arapça para ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada para anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - پاره para ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

para ~ پاره güncel sözlüklerde anlamı:

pare ::: (f. i.) : 1) parça, Dü-pâre : i parça. 2) sayı, bölük. 3) para.

pare ::: (f. i.) : "parça" mânâsiyle * birl şik kelimeler yapar. Meh-pâre : ay parçası; güze Şems-pâre : güneş parçası; güzel. Yekpare : b parça, tek parça, blok. gibi.

PARA ::: Geçen ümmetlerin herbirine fitneler verildi. Benim ümmetimin fitnesi mal ve para toplamak olacaktır. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Bir kimse helâl para ile binâ yaparsa, insanlar bundan faydalandığı müddetçe kendisine sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Bir zaman gelecek ki, insanlar yalnız malın, paranın gelmesini düşünüp helâlini haramını düşünmeyecekler. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)

Malı, parayı İslâm dîninin izin vermediği yerlere sarf etmemeli, izin verilen yere de israf etmemelidir. Parayı oyunlara, haramlara, çalgılara, süslenmeye, gösteriş yapmaya, öğünmeye, mal toplamaya kullanmamalıdır. Bunlara dikkat edince mal, para zarardan kurtulur ve dünyâlıklar âhiretlik hâlini alır. Belki de bunlara dünyâ denmez. (Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî)

Haram olarak ele geçen bir kuruş parayı sâhibine geri vermek, yüz kuruş sadaka vermekten daha sevâbdır. (Abdullah bin Mübârek)

Eshâb-ı kirâm (Peygamber efendimizin arkadaşları) ve Tâbiîn-i ızâm (Sahâbe-i kirâmı gören büyükler) zamanlarında paralar üzerine mübârek kelimeler yazılmadı. Çünkü para alış-veriş vâsıtası olduğundan muhterem (saygıya değer) değildir. Ehl-i sünnet (Peygamber efendimizin ve Eshâbının yolunda) olmayan hükûmetler meselâ Fâtımîler, Resûlîler gibi müslüman ismini taşıyan ve İslâmiyet'e uymayan devletler, para üzerine âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf yazmışlar, milleti kandırmışlardır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

pâre ::: parça

para ::: bir kuruşun kırkta biri

pâre ::: ‬parça

pare ::: (f. i.) 1) parça, Dü-pâre : i parça. 2) sayı, bölük. 3) para.

pare ::: (f. i.) parça

Para ::: Bitişik; benzer

para ::: kazanç, kredi, nakit, pul, vakıf, varlık