Çağdaş Sözlük

keramet ~ كرامت

Lehce-i Osmani - keramet ~ كرامت maddesi. Sayfa: 685 - Sira: 13

Lehce-i Osmani; keramet maddesi. osmanlıcada keramet ne demek, keramet anlamı manası, keramet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte keramet hakkında bilgi. Arapça keramet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada keramet anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - كرامت keramet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

keramet ~ كرامت güncel sözlüklerde anlamı:

KERAMET ::: Allah (C.C.) indinde makbul bir veli abdin (yâni, âdi beşeriyyetten bir derece tecerrüd edebilen zatların) lütf-u İlâhî ile gösterdiği büyük mârifet. Velâyet mertebelerinde yükselen bir abdin hilaf-ı âdet hâli. * Bağış, kerem. * İkram, ağırlama.

keramet ::: (a. i. c. : kerâmât) : 1) kerem, bağış, (bkz. : ihsan, lutf). 2) İkram, ağırlama. 3) velîlerin lüzumu ânında gösterdikleri fevkalâde hal. 4) ermişçesine yapılan iş, hareket veya söylenen söz, fikir. Sâhib-i keramet : keramet göstermiş kimse. kerâmet-i ma'rifet : bilgi kerametleri.

kerâmet ::: Allahın izniyle velîlerin gösterdikleri harikalar.

KERaMET ::: Velîden meydana gelen kerâmet, tâbi olduğu peygamberin mûcizesidir. Kerâmet ya kâinât içindeki maddî şeylerle yâhut rabbânî ilim ve mârifetlerle ilgili olur. İkinci kısım kerâmetler daha yüksektir. (Abdülhakîm Arvâsî)

Kerâmet, evliyâlık için şart değildir. Yâni kerâmetin velîlerde mutlaka bulunması şartı yoktur. Hârikulâde haller, bâzan hâli dîne uygun olmayan kimsede de görülebilir ki bu istidrac veya sihir (büyü) yoluyla olur. Buna kerâmet denmez. Çünkü kerâmet dînin emirlerine uyup, yasaklarından sakınan kimseden meydana gelir. İstidrac, nîmet gibi görünen, aslında sâhibi için, felâket olan hârikulâde hallerdir. (Abdülhakîm Arvâsî)

Bütün hârikulâde haller ya istiyerek meydana gelir veya istemeyerek. İstemeyerek meydana gelenlerde kerâmet sâhibi çok mahcûb olur ve kendini gizlemeye çalışır. İstiyerek meydana gelen kerâmet eğer din için faydalı olacaksa, izhârı gösterilmesi câizdir. Din için faydalı değilse, kerâmet sâhibi onu göstermeye aslâ teşebbüs etmez. (Muhyiddîn İbn-ül-Arabî)

Keramet :::


  1. Ermiş kimselerin gösterdiklerine inanılan, doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı durum
    Örnek: Babamın, mucize ve keramet kıssaları olarak bize anlattığı şeyler bu çeşit gülünç ve çocukça masallardı. Y. K. Karaosmanoğlu

  2. Olağanüstü durum.

  3. Keramet sayılabilecek nitelikte olan şey

  4. 1. Bağış. 2. Ağırlama, ikram. 3. Ermişçe yapılan iş, hareket ya da söz

kerâmet ::: kerem

kerâmet ::: ‬cömertlik

kerâmet ::: kerem

kerâmet ::: velîlerin gösterdikleri olağandışı hal

keramet ::: (a. i. c. : kerâmât) 1) kerem, bağış, (bkz. : ihsan, lutf). 2) İkram, ağırlama. 3) velîlerin lüzumu ânında gösterdikleri fevkalâde hal. 4) ermişçesine yapılan iş, hareket veya söylenen söz, fikir. Sâhib-i keramet : keramet göstermiş kimse. kerâmet-i ma'rifet : bilgi kerametleri.

KERAMET :::

Allah (C.C.) indinde makbul bir veli abdin (yâni, âdi beşeriyyetten bir derece tecerrüd edebilen zatların) lütf-u İlâhî ile gösterdiği büyük mârifet. Velâyet mertebelerinde yükselen bir abdin hilaf-ı âdet hâli. * Bağış, kerem. * İkram, ağırlama KERAMET-İ ALEVİYE (R.A.) Hz. Ali Efendimize âid keramet. (Bak: Kaside-i Ercuze