Çağdaş Sözlük

Arız ~ عارض

Lehce-i Osmani - Arız ~ عارض maddesi. Sayfa: 1227 - Sira: 16

Lehce-i Osmani; Arız maddesi. osmanlıcada Arız ne demek, Arız anlamı manası, Arız osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Arız hakkında bilgi. Arapça Arız ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Arız anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - عارض Arız ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

Arız ~ عارض güncel sözlüklerde anlamı:

aRIZ ::: So adan olan şey. Bir şeyin zâtına ve hakikatına ait ve lâzım olmayıp başka bir varlıktan bazan vâki ve kaim olan. Takılan. Yapışan. * Bir şeyi arz ve takdim edici olan. * Kalın ve geniş bulut. * Ön dişlerin haricindeki onaltı dişin herbiri. * İnsanın yanağı. * Hasta olduğundan dolayı kesilen deve. * Seyrek sakallı kimse. (Bak: İctima-i zıddeyn) * (Arz. dan) Gelen. * Tesadüfî vakıa. * Dağ, bulut. v.s. gibi görmeye mâni olan herşey. * Yanak.

ârız ::: (a. s. arz'dan.) : 1) gelen. 2) i. tesâdüfî vak'a. 3) i. dağ, bulut ve şâire gibi gör-miye manî olan herşey. 4) i. yanak.

ârız-ı gülgûn ::: gül renginde olan yanak, penbe, al yanak.

ârız ::: gelip çatan, bulaşan, yapışan.

Arız :::


  1. Sonradan ortaya çıkan.

  2. Bulaşmış, musallat olmuş
    Örnek: Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor. H. R. Gürpınar

ârız ::: yanak , bulaşan , gelen , yapışan

ârız ::: ‬yanak

ârız ::: gelen

ârız ::: engel

ÂRIZ :::

Sonradan olan şey. Bir şeyin zâtına ve hakikatına ait ve lâzım olmayıp başka bir varlıktan bazan vâki ve kaim olan. Takılan. Yapışan. * Bir şeyi arz ve takdim edici olan. * Kalın ve geniş bulut. * Ön dişlerin haricindeki onaltı dişin herbiri. * İnsanın yanağı. * Hasta olduğundan dolayı kesilen deve. * Seyrek sakallı kimse. (Bak: İctima-i zıddeyn) * (Arz. dan) Gelen. * Tesadüfî vakıa. * Dağ, bulut. v.s. gibi görmeye mâni olan herşey. * Yanak.