Çağdaş Sözlük

adab ~ آداب

Lehce-i Osmani - adab ~ آداب maddesi. Sayfa: 862 - Sira: 25

Lehce-i Osmani; adab maddesi. osmanlıcada adab ne demek, adab anlamı manası, adab osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte adab hakkında bilgi. Arapça adab ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada adab anlamı

Lehce-i Osmani - Ahmed Vefik paşa - آداب adab ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

adab ~ آداب güncel sözlüklerde anlamı:

aDaB ::: (Edeb kelimesinin çoğuludur.) Usul, yol, yordam, davranış kaideleri, terbiye. Ahlâk ve terbiyenin gerektirdiği konuşma ve hareket tarzı. Adaba uymayanlara edepsiz denir."Edipler edepli olmalı" yani yazarlar, edebiyatçılar dine, ahlâka ve terbiyeye uymalı. Aksi halde edebiyatçı adına lâyık olamazlar, edepsiz olurlar.(Sünnet-i Seniyyenin meratibi var. Bir kısmı vâciptir, terkedilmez. O kısım, Şeriat-ı Garrâ'da tafsilâtiyle beyan edilmiş. Onlar muhkemattır. Hiçbir cihette tebeddül etmez. Bir kısmı da, nevâfil nevindendir. Nevâfil kısmı da iki kısımdır. Bir kısım, ibadete tâbi Sünnet-i Seniyye kısımlarıdır. Onlar dahi Şeriat kitablarında beyan edilmiş. Onların tağyiri bid'attır. Diğer kısmı, "âdâb" tabir ediliyor ki, Siyer-i Seniyye kitablarında zikredilmiş. Onlara muhalefete, bid'a denilemez. Fakat âdâb-ı Nebevi'ye bir nevi muhalefettir ve onların nurundan ve o hakiki edebden istifade etmemektir. Bu kısım ise (örf ve âdât), muamelât-ı fıtriyede Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın tevâtürle malum olan harekâtına ittiba etmektir. Meselâ: Söylemek âdâbını gösteren ve yemek ve içmek ve yatmak gibi hâlâtın âdâbının düsturlarını beyan eden ve muaşerete taalluk eden çok Sünnet-i Seniyyeler var. Bu nevi Sünnetlere "âdâb" tabir edilir. Fakat o âdâba ittiba eden, âdâtını ibadete çevirir. O âdâbdan mühim bir feyz alır. En küçük bir âdâbın mürââtı, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı tahattur ettiriyor; kalbe bir nur veriyor. Sünnet-i Seniyyenin içinde en mühimi İslâmiyet alâmetleri olan ve şeâire de taalluk eden Sünnetlerdir. Şeâir, âdeta hukuk-u umumiye nev'inden cemiyete ait bir ubudiyettir. Birisinin yapmasıyle o cemiyet umumen istifade ettiği gibi, onun terkiyle de umum cemaat mes'ul olur. Bu nevi şeâire riya giremez ve ilân edilir. Nâfile nev'inden de olsa, şahsî farzlardan daha ehemmiyetlidir. Sünnet-i Seniyye, edebdir. Hiçbir mes'elesi yoktur ki, altında bir nur, bir edeb bulunmasın! Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: $ Yâni : "Rabbim bana edebi, güzel bir surette ihsan etmiş, edeblendirmiş." Evet Siyer-i Nebeviyyeye dikkat eden ve Sünnet-i Seniyyeyi bilen, kat'iyyen anlar ki: Edebin envâını, Cenab-ı Hak, Habibinde cem'etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyyesini terkeden, edebi terkeder. L.)

âdâb ::: (a. i. edeb'in c.) : 1) terbiyeler, utanmalar. 2) usuller, yollar, kaideler.

âdâb - ı asr ::: zamanın usulleri.

âdâb - ı muâşeret ::: içtimaî yaşayış bilgisi usulleri.

âdâb - ı mutâvaat ::: itâat usulleri.

âdâb - ı umûmiyye ::: umûmî ahlâk kaideleri.

âdâb ve erkân ::: yol iz, yöntem, sıra saygı.

âdâb ::: edepler, ahlâk kuralları.

aDaB ::: Âdâba riâyetsiz hizmetin faydası yoktur. (Muhammed Ma'sûm Fârûkî)

Âdab ::: Edeb'in çoğuludur. Terbiye, güzel ahlak, iyi davranış. Usul, Erkan, Tarz

âdâb ::: edepler , terbiyeler

âdâb ::: ‬edepler

âdâb ::: terbiyeler

âdâb ::: utanmalar

âdâb ::: beğenilecek şeyler

âdâb ::: adap

âdâb ::: kaide kanun

âdâb ::: yol yordam

âdâb ::: usuller

âdâb ::: tarzlar

âdâb ::: yollar

âdâb ::: kaideler

Adab :::

Âdab; Töre; edepler; terbiyeler; utanmalar; yol yordam; yol yöntem

ÂDÂB :::

(Edeb kelimesinin çoğuludur.) Usul, yol, yordam, davranış kaideleri, terbiye. Ahlâk ve terbiyenin gerektirdiği konuşma ve hareket tarzı. Adaba uymayanlara edepsiz denir."Edipler edepli olmalı" yani yazarlar, edebiyatçılar dine, ahlâka ve terbiyeye uymalı. Aksi halde edebiyatçı adına lâyık olamazlar, edepsiz olurlar.(Sünnet-i Seniyyenin meratibi var. Bir kısmı vâciptir, terkedilmez. O kısım, Şeriat-ı Garrâ'da tafsilâtiyle beyan edilmiş. Onlar muhkemattır. Hiçbir cihette tebeddül etmez. Bir kısmı da, nevâfil